
sonu baştan belli olan hikayelerin genel tanımlamasının adı kupa kızı ve sinek valesi..kimileri kupa kızıyken kimileri sadece sinek 2'dir, haddini bilir ve uzak durur kupa kızından. bilir onun hayatına uyum sağlayamayacağını, savrulacağını. en iyisi yol yakınden geri çekilmektir, tabi eğer yol yakınsa.
masam cam kenarı değil, ama uzak da değil. camdan içeri koyu sarı bir ışık süzüldü birdenbire. ansızın batmaya karar veren güneş haydi bana eyvallah dedi ve çam ağaçlarının arasından kayboldu gitti. kulağımda canon in D Major çalıyordu ve ben şehir ışıklarının ne kadar besleyici olduğunu düşünüyordum. ıslak caddeyi çiğneyen tekerlek sesi, gözümü sıra sıra alan ışıklar, işte benim güzel gecemin akşamı…tek başınalığın verdiği huzura alışmış bireyler için böyle güzel bir gecede başladı hikaye. ben romantik olsun diye Karaköy'de indim otobüsten. Eminönü'ne yürüyerek gitmenin kendimi şair gibi hissettireceğini biliyordum. hayatımın aşkını aramak için daha şahane bir ambiyans düşünülemezdi. kurguladığım tüm ortamlar gibi bunu da dışarıdan gözlemliyordum. gibi olmak için gibisinden bir ambiyans. balık tutan yoktu gecenin o saatinde. tramvay geçti sonra yanımdan o kadar aydınlık. kahverengi saçları o sırada savruldu yüzüme o kadar uzaktan, o kadar uzunlardı ki. sarktı sarkacak, tuttum tutuyorum derken dokundum ona. boş boş baktı kahverengi gözlerden akmış rimelle kalem bana. o boşluk benim içimi öyle bir doldurmuştu ki. gel dedim. ağladığını anlamak için dokunmak lazımdı. insan hiç o kadar mağrur ağlar mıydı. akan gözyaşı değildi belli. yarası kanıyordu. konuşmadı. ağlamadı da sonra. yürüdü benimle. işte büyük aşk böyle başlayacaktı. bir içindeydim o anın bir dışında. bir dokundum ona, bir dokunmayı düşledim. farlar hala alıyordu gözümü, cadde hala ıslaktı. saçları da ıslaktı ve de kahverengi. o kadar çok bıraktım ki kendimi. o hala mağrur olmasaydı belki de o anların hiçbirine dışarıdan bakamayacak, salisesine kadar hissedecektim.uyumadım sonra. baygın düştüm. yorucuydu o kadar derinden hissetmek tam olmasa bile. ayıldım. hala yağmur yağıyordu. gidişini görebilmek için pencereden baktım. buğusunu gördüm.
“hoşçakal”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder