16 Şubat 2016 Salı

Pazar Çalışanları

Günümüz insanının, %99,5’lik bir kısmı kendi uydurduğu pazartesi sendromu ile boğuşmakta. Bilenler için hatırlatmak, bilmeyenler içinde söyle genel bir pazartesi sendromu nedir açıklamasını ekşi yazarlarından yapalım.

“Pazar gibi bir günden sonra geldiği için uğursuz sayılan pazartesinin insan psikolojine yaptıkları, ayrıca iş başı, hafta başı olması…”

“i dont like Mondays olarak da ifade edilebilen, her Pazar akşamı yarın işe/okula gitmek istemiyorum, sabahları da canım yataktan çıkmak istemiyor olarak dile gelen sendrom. Bu sendroma maruz kişi sinirli ve çekilmez olur, anca salıya yetişir.”

Bakıldığında “Tek derdiniz bu olsun” dediğinizi duyar gibiyim. Zaten bence bu sendrom da dertsizlikten dert üreten kişilerin safsatasından ibaret. Pazartesi iş, okul ve türevleri uğraşları sendrom olarak görenler, kendilerini de “dünyayı kurtaran adam” kimliğinde tanıtmaktadırlar. Zaten böyle insanlara dikkat edin genelde cümleleri “Ben” ve “benim” eksenlidir.

Öyle ki kafalarını, bencilliklerinden biraz kaldırsalar etraflarında, kendilerinin övündüğü Pazar günlerinin emekçilerini görecekler. Evet evet, Pazar çalışanlarından bahsediyorum.

Kimdir bu Pazar Çalışanları?

Dünya’da adalet kavramının olmadığının en somut göstergesidir Pazar çalışanları. Öyle olmasa Pazar çalışanları olmaz herkes Pazar günü pijamasını giyip ailesiyle kahvaltı edebilirdi. Sıcak yatağında yorganıyla derin bir aşka dalabilirdi. Ama Pazar çalışanlarının böyle bir lüksü olmadı hiç…

Abileri, ablaları varsa kardeşleri yan taraftaki yatakta miskince uyurken sabahın köründe kalkıp hazırlanıp işe gidenlerdir Pazar çalışanları. Hafta içi her sabah tost yaptırdıkları büfe bile açılmadığı için evden ekmek yapıp götürenlerdir Pazar çalışanları. Büyük çoğunluğu iznini hafta içi kullanmak zorundadır. En önemlisi, Pazar çalışanları olgundur. Gerçek derdin tasanın ne olduğunu bilirler. Öyle sendrom gibi antin kuntin  şeylere ağızlarını bırakıp gülerler.

Ben Pazar günü doğmuş biriyim. Başıma neler geleceğini hissettiğimden mi yoksa zehir edilmesinin verdiği etki midir bilmiyorum ama Pazar günlerinden nefret ederim. Neyse ki bu sorun çalışmaya başlayınca düzeldi. Hem bir Pazar çalışanı olarak Pazar sıkıcılığından kurtuldum hem de “pazartesi sendromu” diye gezinen dertsizler ordusunun arasından sıyrıldım.


Eğer süper şanslı bir doğum eseri değilseniz muhtemelen hayatınızı çalışarak idame ettirmek zorundasınız.Üç gün sonra biteceğini bildiğimiz dünya için çalışmak ne gereksiz diyebilirsiniz. Ama üç günlük dünyada çalışmak ne kadar gereksizse,yalandan dert üretip buna inanıp triplenmek de o kadar gereksiz. İlla kendimizi kandırarak rahatlayanlardanız diyorsanız “bir işe sahibiz” diye mutlu yöne kanalize olun derim…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder